Pages

31 Ağustos 2010 Salı

Misimovic ve İnsua Galatasaray'da !!!


Galatasaray nihayet yabancı transferlerini gerçekleştirdi. Bu sabaha karşı İstanbul'a gelen Boşnak Zvjezdan Misimovic ve Arjantinli sol bek Emiliano İnsua ile bugün resmi sözleşme imzalayacak. Ancak entresan olan konu bu 2 oyuncunun İstanbul'a gelmiş olmasına rağmen hala resmi internet sitesinden bir açıklama yok.

1982 doğumlu Zvjezdan Misimovic orta sahada 10 numara dediğimiz pozisyonda hücuma dönük oynuyor. Müthiş pasları, uzaktan şutları ve frikikleri ile tanınan Boşnak yıldız 2 sezon önce Bundesliga asist kralı idi. 28 yaşındaki oyuncu, Bundesliga'da geçen sezonu da 31 maçta 11 golle tamamladı. Galatasaray'ın geçen sezon Elano'dan beklediği oyun kuruculuk görevini bu sezon Boşnak yıldız üstlenecek. Türk seyircisi de kendisini milli takımın Bosna maçları ve Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi maçlarından iyi tanıyor. İyi bir transfer olarak yorumluyorum ancak tabi ki geç kalınmış. Avrupa'dan elendikten sonra ne kıymeti var. Taraftara sus payı olarak boyle bir transfer yapacaklarını belirtmiştim zaten.



Galatasaray'ın bir diğer transferi Emiliano İnsua 1989 doğumlu ve Liverpool'dan kiralık olarak geliyor. Hakan Balta'nın yaptığı hataların ardı arkası kesilmeyince, yeni alınan Çağlar'da müzmin sakat çıkıp daha 2.5 ay sahalardan uzak kalacak olmasıyla genç Arjantinli sol bek transfer edildi. Satın alma opsiyonu var mı bunu imza esnasında öğreneceğiz. Geçtiğimiz sezon 30'u premier lig, 10 u Avrupa olmak üzere 44 maçta forma giymişti. Ancak bu sezon belki de Benitez'in gidişinden olsa gerek henüz forma giymedi. Benim de beğendiğim iyi bir oyuncuyu transfer ediyor Galatasaray. Umarım opsiyon hakkı vardır.

Galatasaray'ın bugün içinde bir transfere daha imza atması bekleniyor. Bu isim büyük ihtimalle Gana'lı Anthony Annan olacak. Ama bir sürpriz de gelebirir. Nitekim İspanyol AS gazetesi Espanyol'un kalecisi Kameni ile Galatasaray'ın her konuda anlaştığını duyurdu.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Şampiyonada 3. Gün Sonu


2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası'nın 3. gününde A ve B gruplarında oynanan maçlarla şampiyonaya devam edildi.

A Grubunda Arjantin'in galibiyet serisi sürdü. Angola'yı 91-70 mağlup eden Tangocular turnuvaya avantajlı şekilde devam ediyor. Arjantin'de Scola ve Delfino maça damgasını vurdu. Scola 32 sayıyla oynarken Delfino'da 22 sayı attı. Maç öncesi iddaa tahminimde 19.5 handikapıyla Arjantin'i önermiştim. Beni de yanıltmadılar.

A grubundaki bir diğer maçta ise Avustralya Almanya'yı deyim yerindeyse ezdi: 78-43
İlk periyottan başlayarak farkı açan Avustralya rahat bir galibiyet aldı. 2 uzatmaya giden Sırbistan maçının yorgunluğunu hisseden Almanlar ise beni çok şaşırttı. Maç öncesi iddaa tahminimde favori gördüğüm Almanya bu yenilgiyle ilk 2 şansını çok zora soktu.

A grubundaki diğer maçta Sırbistan Ürdün'ü 112-69 ile geçti.



Gelelim B grubuna. Bu grupta bugün müthiş iki maç oynandı. İlk maçta eski Yugoslav ekolünün iki ekibi Slovenya ve Hırvatistan karşılaştı. Baştan sona müthiş çekişme yaşanan maçta Slovenya 91-84 ile gülen taraf oldu. Maç içinde 2 takımında %50 üzeri 3'lük yüzdesi ile oynaması ise ilginç bir nottu.

B grubunun diğer maçında ilk iki maçında Slovenya ve Hırvatistan gibi güçlü ekipleri rahat yenen ABD, Brezilya önünde çok zorlandı ve maçı ancak 70-68 kazanabildi. Brezilya maç boyu iyi savunma ve iyi hücum yaparken ABD'nin tempoyu yükseltmesine izin vermedi. Ayrıca Brezilya'da turnuva öncesi sakatlanan Nene'nin dışında hafif sakatlığı olan bir diğer pota altı oyuncusu Anderson Varejao'da forma giymedi. Brezilya'da Barbosa 14, Splitter 13 sayıyla oynarken ABD'de Durant 27, Billups ise 15 sayıyla maçı tamamladı. Maç öncesi iddaa tahminimde de Brezilya'ya verilen 24.5 handikapı çok abartılı bulup Brezilya'yı önermiştim. Ve az daha Brezilya maçı alıyordu.

B grubundaki diğer maçta İran Tunus'u 71-58 mağlup etti.

Şimdi Isındık İşte : 65-56


2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası C Grubu'nda oynanan 2. günün son maçında A Milli takımımız, Rusya'yı 65-56 mağlup ederek 2. maçından da galibiyetle ayrıldı. Maça savunmasıyla damga vuran millilerimiz Ruslar'ı sadece 56 sayıda tuttu.

Ankara'da seyircinin de desteğiyle coşan millilerimiz çok iyi mücadele etti. Millilerimizde Hidayet 14, Ersan ve Ömer 10'ar, Semih ve Ender de 9 sayıyla mücadele etti.

Fildişi galibiyetinden sonra şampiyona rotsaını belirleyecek maçta Rusya'yı deviren milliler gruptan avantajlı çıkma pozisyonuna geldi. Bence de yarın Yunanistan ile liderlik maçına çıkacağız ve kazanan 1. kaybeden ise grubu 2. bitirecek gibi. Ama bu mücadele ile seyirci desteğimizle de güçlü Yunanlılar da yenilmez değil.

Gurubumuzdaki diğer maçlarda ise Yunanistan Porto Riko'yu 83-80, Çin de Fildişi'ni 83-73 mağlup etti.

Dünün en çekişmeli maçı da Almanya ile Sırbistan arasında oynandı. 2 uzatma sonucu Almanya Sırbistan'ı 82-81 yenerek turnuvadaki ilk galibiyetini aldı.




ABD ise yola dolu dizgin devam ediyor. Slovenya'yı yine farklı geçtiler: 77-99

Günün diğer gruplardaki toplu sonuçları ise şöyle:

A Grubu:

Ürdün 65-79 Angola
Sırbistan 81-82 Almanya
Arjantin 74-72 Avustralya

B Grubu:
Slovenya 77-99 ABD
Hırvatistan 75-54 İran
Brezilya 80-65 Tunus

D Grubu:
Litvanya 70-68 Kanada
Lübnan 59-86 Fransa
İspanya 101-84 Yeni Zelanda

Galatasaray Nefes Aldı :1-3


Spor Toto Süper Lig 3. haftasında Galatasaray deplasmanda Eskişehirspor'u 3-1 yenerek kötü gidişe dur dedi. Galatasaray'ın golleri Baros, Volkan Yaman (kk) ve Servet'ten gelirken Es Es'in tek sayısı Vucko'dan geldi.

Bu sezona kabus gibi başlayan ligde 2 de 0 çeken ve Avrupa Kupasından da elenen Galatasaray milli maç arasından önce çok önemli bir 3 puan aldı.

18 bin kişi önünde oynanan maça Galatasaray İvesa'nın hediyesiyle 1-0 önde başladı. Daha sonra seyircisinin desteğini ardına alan Es Es Galatasaray kalesine yüklendi ve Ufuk'un hatasıyla da golü buldu. Dünkü maç futbol kalitesi açısından kötü mücadele yönünden ise iyiydi. Galatasaray kalitesiz ve hazır değil ancak bu maç son şansları olduğu için, Eskişehir'de taraftarının iteklemesiyle oldukça iyi mücadele ettiler.

Galatasaray'da Elano maça 11 başladı ama sahada ruh gibi gezindi. Kafası Galatasaray'da değil. Bu sene keşke gitseydi çünkü çok para alıyor ama bu haliyle hiç bir yararı olmaz takıma. Baros ve Arda arada bir iki kıpırdansa da onları da beğenmedim. Ayhan sadece seyirciyi tahrik etmekle uğraştı. Neill basit top kayıplarıyla şaşırttı. Servet ise dün akşam iyiydi. Gol attığı için değil yerinde kritik toplara iyi müdahaleleri vardı. Ufuk golde hata yapsa da üzerinde durulmalı. fiziği çok iyi ve Sezer'in bir şutunu çok iyi çıkardı.



Eskişehirspor cephesine gelince sahanın en iyisi yine Pele'ydi. Genç oyuncu oyunu çok iyi yönlendiriyor. Bunu canlı izlerken daha iyi farkediyoruz. Vucko, Burhan, Tello da takımın diğer iyileriydi. Batuhan deyim yerindeyse döküldü. Zaten maçın sonlarına doğru da seyircinin yoğun protestosuna uğradı. İvesa ise gününde değildi. Konya maçından sonra bu maçta da hatalı gol yedi. Rıza Hoca ise tam bir hayal kırıklığıydı. Maça tek forvet başladı ki Es Es tek forvet oynamaya alışkın değil. Batuhan'ı bu formsuzluğuyla 90 dakika sahada tuttu, Jaycee'yi oyuna almadı. Maçın iyilerinden Tello ve Burhan'ı çıkardı. Biz bi ara herhalde sıra Pele'de dedik. Zaten maç sonu Rıza da istifaya davet edildi. Es Es in maçları da zor. Üst üste Bursa ve Sivas maçlarından da puan alınamazsa dibe demir atar.

Sonuç olarak Galatasaray iyi oynamadan kendisi için hayati bir 3 puanı aldı. Ama bu galibiyet bence Galatasaray için kötü oldu. Çünkü bazı eksikliklerin üzerini örttü. Takımın sonu hayır olsun.

NOT: Maç öncesi saygı duruşu esnasında sessizlikten faydalanan UltrAslan'ın toplu bir biçimde Es Es taraftarına küfür etmesi tam anlamıyla saygısızlık ve terbiyesizlikti. UltrAslan'a yakışmadı.

29 Ağustos 2010 Pazar

İbrahimovic Yeniden İtalya'da !!!


Son yıllarda ezeli rakibi İnter'in gerisinde kalan Serie A ekibi Milan, Barcelona'nın İsveçli golcüsü Zlatan Ibrahimovic'in transferi konusunda Katalan devi ile anlaştı.

Daha önceden İtalya'da Juventus ve İnter gibi devlerde forma giyen Zlatan, İtalya'nın bir diğer devi Milan formasıyla İtalya'ya dönüş yaptı. Barcelona'ya geldiği günden beri eleştrilen takımı yavaşlattığı iddaa edilen ve kendisine ödenen paranın sokağa atıldığı dahi söylenen Zlatan, Barcelona'nın David Villa transferi sonrası 11'deki yerini de kaybedecek gibi duruyordu. En iyi olduğu sert İtalyan ligine dönen İbrahimovic Milan ile 1 yıllık kiralık anlaşma yaptı. Ancak 24 milyon avroluk satın alma opsiyonu de Milan'ın elinde.



Son yıllarda zevksizleşen Serie A 'da belkide bu transfer ile biraz olsun canlanabilir. Çünkü İnter ve diğerleri arasındaki fark iyice açılmış ve ligin kalitesi düşmüştü. Milan bu yıl Zlatan İbrahimovic, Ronaldinho ve Pato'lu hücum hattıyla zirveye ciddi bir aday konumuna geldi.

Böyle Devam Etsin : 47-86


2010 Dünya Basketbol Şampiyonası dün oynanan karşılaşmalarla başladı. Milli takımımız ilk maçta Fildişi Sahilleri'ni farklı mağlup etti :47-86

Maçın başından sonuna üstün bir oyun sergileyen millilerimiz maçı rahat kazandı. Zayıf rakibi karşısında dış şutlarla etkili olan millilerde özellikle Ömer Onan, Kerem Tunçeri ve Sinan Güler yüzdeli atışlarıyla dikkat çekti.

Maçın en skore oyuncusu 18 sayıyla oynayan Ömer Onan oldu. Bir diğer skore oyuncumuz ise 17 sayı atan Ersan İlyasova oldu. İlk maç için moral bulan milliler belki de en önemli grup maçı olan Rusya maçına bugün çıkacak. Grubu üst sıralarda bitirmek için geçmemiz gereken ilk önemli rakip olan Rusya'da Viktor Khryapa'nın bize karşı oynaması zor. Umarım da oynamaz çünkü şu anda takımın en etkili oyuncusu konumunda. Grubumuzda diğer maçlarda Yunanistan Çin'i 89-81, Rusya da Porto Riko'yu 75-66 mağlup etti.

Dünya Şampiyonası'nda ilk sürpriz Fransa'dan geldi. Son şampiyon İspanya'yı eksik kadrosuna rağmen 72-66 geçen Fransızlar grupta işleri karıştırdı.



Sonucu merakla beklenen bir diğer maçta ABD Hırvatistan'ı 106-78 ile geçti.

İlk günün diğer gruplardaki toplu sonuçları ise şöyle;

A Grubu:
Avustralya 76-75 Ürdün
Angola 44-94 Sırbistan
Almanya 74-78 Arjantin

B Grubu:
Tunus 56-80 Slovenya
ABD 106-78 Hırvatistan
İran 65- 79 Brezilya

D Grubu:
Yeni Zelanda 79-92 Litvanya
Kanada 71-81 Lübnan
Fransa 72-66 İspanya

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Başlıyooooorrrr...!!!


Ve beklenen gün geldi çattı. Türkiye'de düzenlenecek olan 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası bugün başlıyor.

28 Ağustos-12 Eylül tarihlerinde ülkemizdeki 4 ilde gerçekleştirilecek olan turnuva sonunda başlıyor. Haftalardır heyecanla beklediğimiz şampiyona bugün 4 grupta oynanacak maçlarla başlıyor. Gruplar ve grup maçlarının oynanacağı şehirler ise şöyle:

A Grubu - KAYSERİ : Almanya, Angola, Arjantin, Avustralya, Sırbistan ve Ürdün

B Grubu - İSTANBUL : ABD, Brezilya, Hırvatistan, İran, Slovenya ve Tunus

C Grubu - ANKARA : Çin, Fildişi Sahilleri, Porto Riko, Rusya, TÜRKİYE ve Yunanistan

D Grubu - İZMİR : Fransa, İspanya, Litvanya, Kanada, Lübnan ve Yeni Zelanda


Dünya Şampiyonasına umduğumuz büyük yıldızların çoğu gelmedi. Özellikle ABD takımı çok eksik. Yine NBA oyuncularından kurulu ama beklenen isimler değil. Bunun dışında Gasol, Parker, Krilenko, Calderon, Ginobili, Nene gibi isimler de çeşitli nedenlerle ülkemizde yok. A Milli takımımızda ise NBA oyuncumuz Mehmet Okur ve hazırlık kampında sakatlanan Engin Atsür yer alamayacak.



Turnuva öncesi bahis şirketlerinin favorisi herşeye rağmen ABD. ABD'den sonra ise İspanya, Yunanistan, Sırbistan şeklinde favoriler sıralanıyor. TÜRKİYE bahis şirketlerince 5. favori gösterilirken Türkiye'yi Arjantin ve Brezilya izliyor.

Turnuva için benim de millilerimizden beklentim yüksek. Diğer takımların ciddi eksiklerle geldiğini düşünürsek seyircimizinde desteğiyle bir sürpriz yapabiliriz. Benim beklentim madalya yönünde. Şampiyonluk içinse tecrübe ve diğer etkenler göz önüne alındığında bahis şirketlerinin aksine favorilerim Yunanistan ve Arjantin. İspanya Gasol'suz işi zor. ABD ise sert savunmalar önünde etkisiz kalacaktır.

Son olarak da umarım heyecanı bol, çekişmeli güzel maçlar izler ve 12 Eylül'e kadar basketbola doyarız.

27 Ağustos 2010 Cuma

"TOTAL" KEPAZELİK...!!!


Sezona kabus gibi başlayan Galatasaray, Avrupa defterini de erken kapattı. Avrupa Ligi Play-off turu rövanşında Karpaty Lviv ile 1-1 berabere kalan Galatasaray taraftarını kahretmeye devam ediyor.

Böyle rezillik, böyle kepazelik görülmedi. Galatasaray Ali Sami Yen de 2-2 berabere kaldığı maçın rövanşında mutlak kazanması gereken maçta koca 90 dakika rakip kaleye dahi gidemedi. Rakibin kayıp düşmesiyle bulunan şans pozisyonunu 90. dakikada gole çeviren Aydın sayesinde şansa bala tur atladık derken defansın artık kepazelik ötesi hatasıyla 90+2 de gol yedi ve elendi. Üstelik Karpaty, 72. dakikadaı Kuznetsov'un Ali Turan'a yaptığı hareket sonrası kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kaldı. Son saniyelerde Hakan Balta'nın yaptığı büyük hata tura mal oldu. Ama sadece Hakan'ı da suçlamamak lazım. Sanki takımın geri kalanı müthiş oynadı da onlarca hücum girişiminde bulunuldu ya kaleci ya direkler gole izin vermedi de Hakan'a kızıyoruz.



Galatasaray öyle bir uçuruma sürükleniyor kiii sonu hayır ola. Her maçtan önce bunu gören taraftarın dileği " Ya şu Bursa'ya da yenilelim bari bi şeyler değişir, ya UEFA'dan elenirsek birileri defolup gider" şeklinde ama kimse oralı değil. Adnan Polat daha basına kızıyor. "Galatasaray'da kaos varmış gibi gösterilmeye çalışılıyor" diye. Sayın Polat ligde 2'de 0 yapmak, UEFA'dan elenmek hem de rezil ötesi futbol oynayarak kaos değilse kaos anlayışınız ne acaba. Bu hafta pazar günü 3 te 0 olacak. Gidip izleyip göreceğim. Eskişehir maçı sonrası da bir değişim olmazsa (yönetim, Sezgin veya Rijkaard) bu taraftar sizi Sami Yen'e biraz zor sokar, o TT Arena'da da 10 bin kişiye Ayhan, Barış, Mustafa Sarp'lı kadroyla oynarsınız.


Şimdi yarın öbür gün 1-2 oyuncuyu getirecekler. Dünya para verip hemde. Emana değeri 4 se 10 verip, Misimoviç değeri 6 ise 15 verip alacaklar. Başka çareleri yok. 2 sene önce Steau'ya elenip Baros'u aldıkları gibi. Ama şu transfer politikasını çözemedim. Böyle bir transfer politikası dünyanın hiç bir yerinde yoktur. Fiyatı ucuz adam bulmak için transferin son gününü beklemek. Ya bir oyuncu transferin son günleri ucuzlar mı??? Daha da fiyatı katlanır biraz eli yüzü düzgün oyuncunun. Niyee??? Çünkü takım bırakmak istemez yeri bu saatten sonra dolmaz diye. Bıraksın diye de fiyatı 2 ise 5 vermek gerekir. Ya da hiç bir işe yaramayan topçular alınabilir. Ama bizim zeka küpü Adnan'lar bunu çözemedi.

Sonuç olarak bu Galatasaray son yıllardaki en kötü takım. Bu haliyle ligi 7. 8. ancak bitirebilir. Bu rezilliği yaşatan bu utancın asıl sahipleri başta Adnan'lar olmak üzere, Galatasaray formasına yakışmayan kendisini büyük takım oyuncusu sanan topçular ve "total" kepazeliğin öncüsü Rijkaard; hepiniz utanın. YAZIKLAR OLSUN..!!!

Fener'e Komşudan Evinde Darbe : 1-1

UEFA Avrupa Ligi play-off turu rövanş maçında Fenerbahçe, uzatmalar sonunda PAOK'la 1-1 berabere kalarak Avrupa'ya veda etti. Emre ile 50. dakikada öne geçen Fenerbahçe 102. dakikada Muslimovic!in golüne engel olamadı.



Ve beklediğim oldu. Dünkü yazımda Fenerbahçe'nin turu geçmesi çok zor demiştik. Aynen öyle oldu. Çünkü bu Fenerbahçe takımı her zaman gol yemeye müsait ve biraz eli yüzü düzgün bir takıma 3 gol atamaz. PAOK da nasıl oynamasını bilen kalitesi belli ama iyi mücadele eden ve futbolu bilen oyunculardan kuruluydu. Zaten 2. yarının başında bir 15-20 dakika Fener tempo yapınca oyundan düşeceği belliydi. Nitekim öyle oldu. PAOK atakları ardı ardına gelmeye başladı. Maç uzayınca da Fenerbahçe'nin gol yemeden dayanması çok zordu. Ve golü yedi Avrupa'ya mendil salladı.

Aykut Hoca ile bu seneye yeni bir akımla başlayan Fenerbahçe Avrupa'da hüsrana uğradı. Şimdilik camia Aykut'un arkasında ancak işler ligde de iyi gitmemeye başlarsa (ki 6 yabancı kuralı yüzünden Alex yedek kalacak gibi) Aziz Yıldırım kendini kurtarmak için yine hocayı feda edebilir. Dün sahadaki milyon dolarlar harcanarak kurulan takıma ma acıyıp üzülsek yoksa tribündeki 50 bin taraftara mı yazık desek bilemedim.

Kartal Yola Devam : 0-4


UEFA Avrupa Ligi play-off turunda 2-0'ın rövanşına çıkan Beşiktaş, Finlandiya'da Helsinki'yi 4-0'lık skorla geçerek adını gruplara yazdırdı. Beşiktaş'ın gollerini Quaresma, Guti, Necip ve Holosko attı.

Dünkü maçlarda yüzümüzü tek güldüren temsilcimiz Beşiktaş oldu. Finlandiya deplasmanında maça iyi başlayan Kara Kartal, ilk dakikadan itibaren oyunun kontrolünü eline aldı. Quaresma'nın harika golü ile de skor avantajını yakalayan Beşiktaş rahat oyununu sürdürdü. Ara sıra rakibe pozisyon verse de genç kaleci Cenk çok başarılıydı. Bazı pozisyonlarda da direkler gole izin vermedi.

Bundan sonra Avrupa Ligi'nde ülkenin tek temsilcisi olacak Beşiktaş'ı tebrik edip başarılarının devamını diliyorum. İyi bir ekip oluşturan Beşiktaş'ın bu sene önü çok açık.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Avrupa Ligi'ne Ya Tamam, Ya Devam



UEFA Avrupa Ligi Paly-Off turu rövanş maçları bugün oynanacak. Temsilcilerimizden Trabzonspor H.Avni Aker'de 1-0'ın rövanşında İngiliz Liverpool'u ağarlarken, Beşiktaş 2-0 kazandığı ilk maçın ardından Finlandiya'da Helsinki ile, Galatasaray 2-2 nin rövanşında Ukrayna'da Karpaty Lviv ile, Fenerbahçe de 1-0 kaybettiği ilk maçın ardından Saraçoğlu'nda Yunan PAOK ile karşılacak.

Kısaca takımlarımızın şanslarına bir göz atacak olursak, tur için en rahat ekibimiz Beşiktaş. Diğer takımlarımıza göre daha kolay bir rakiple eşleşen ve ilk maçta 2-0 gibi net bir skor alan Beşiktaş'ın turu Finlandiya'da bırakması mucize olur. Beşiktaş'ın yine rahat bir oyunla orada da galip gelerek tur atlayacağına inanıyorum.

Fenerbahçe'nin ise tur şansı o kadar kolay değil. İlk maçta rakip yarım saat 10 kişi oynamasına rağmen maçı 1-0 kaybeden Fener'in öncelikle savunmada dikkatli olması lazım. Yenecek 1 gol atılması gereken 3 golü doğuracak. Fenerbahçe'nin son durumuna bakılırsa PAOK'a 3 gol atması pek mümkün görünmüyor. Ama ilk maçta PAOK'un yaptığı gibi seyircisini arkasına alacak olan Fener, sakin ve dikkatli oynarsa da turu geçmesi imkansız değil.

Geçen hafta Anfield Road'da Liverpool önünde 1-0 kaybeden ancak oyun olarak umut veren Trabzonspor rövanşda kendi seyircisi önünde beklediğimiz sürprizi yapabilir. Steven Gerrard ve Fernando Torres Trabzon'a gelmedi. Onlarsız da Liverpool çok tehlikeli ve iyi bir takım. Ama tam olarak hazır değiller. Bunu da pazartesi akşamı 3-0 lık Manchester City maçında gördük. Dediğim gibi takımlarımız arasında en şanssız kurayı çeken Trabzon, şu anki form durumuyla bir sürprize imza atıp hepimizi sevince boğabilir.

Gelelim durumu en vahim takımımıza. Galatasaray 2-2 nin rövanşına Ukrayna'da çıkacak. Hafta sonu evinde Bursa'ya 2-0 kaybeden Galatasaray'da ne limit kaldı ne de kredi. Bu maç son şansları. Ama takımda ne oynayacak adam var, ne de oynayacaklarda inanç. Zaten sorunlu ve eksik olan kadroya Karpaty maçı öncesi Kewell ve Elano'da eklendi. (Elano ne ara maç yapıp sakatlandı anlayamadım).Mutlak galibiyet alması gereken Galatasaray'da bu maçta alınacak kötü bir sonuç ise radikal kararlarla sonuçlanacak yaptırımlara yol açabilir. Açıkçası benim tur için pek bir inancım yok ve Galatasaray turu geçerse büyük sürpriz olur. İşte asıl düşünülmesi gereken adını sanını ilk kez duyduğumuz bu takım önünde Galatasaray'ın turu geçmesi sürpriz olur dememiz. Takım ne hallere düşmüş düşünün artık...

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Aurelio Resmen Beşiktaş'ta


Beşiktaş, prensip anlaşmasına vardığı Real Betis'te forma giyen aynı zamanda milli takımımızda da forma giyen Marco (Mehmet) Aurelio ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.

Kadrosunu ciddi isimlerle güçlendirerek şampiyonluğun bir numaralı favorisi konumuna gelen Beşiktaş orta sahasını da takviye etmiş oldu. Federasyonun bu sene uygulamaya koyduğu 6+2+2 sistemi dolayısıyla lig maçlarında sıkıntı çeken Beşiktaş orijini yabancı ama Türk statüsünde oynayan Aurelio ile bu soruna bir nebze olsun çözüm buldu.

Bu transfer için Real Betis'e bonservis ücreti ödemeyecek olan Beşiktaş oyuncuya da yıllık 750 bin euro garanti para ve maç başına da 25 bin euro ödeyecek.

Bu transferi maliyet de göz önüne alındığında çok olumlu buluyorum. Aurelio kadro içinde iyi bir rotasyon oyuncusu olacaktır. Ernst ve Necip'e iyi bir alternatif olup uzun lig maratonunda bu bölgede Beşiktaş'ın sıkıntı yaşamasını önleyecektir.

Rondo da Türkiye'ye Gelmiyor...



2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na hazırlanan ABD Milli Takımı'nda oyun kurucu Rajon Rondo ailevi nedenlerle kadrodan çıkarıldı.

Ülkemizde düzenlenecek olan turnuvada izlemeyi umduğumuz süperstarlar bir bir bizi hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor. Wade, Lebron,Kobe, Carmelo gibi isimlerden oluşan ABD Dream Team'inin Türkiye'ye gelmeyecek olmasından sonra, buraya gelecek takımın da en önemli oyuncularından Boston Celtics'li Rajon Rondo da Türkiye'ye gelmiyor. Rondo'nun da gidişiyle biraz daha güç kaybeden ABD ise favori olma şansını günden güne yitiriyor. Takımın elinde NBA sayı kralı Kevin Durant, Chauncey Billups,Derrick Rose ve Lamar Odom gibi isimler kaldı. Yük bu isimlerin omuzunda olacak gibi.



Bu sene Türkiye'de izleyemeyeceğimiz yıldızlar sadece ABD ile sınırlı değil. İspanya'dan Gasol ve Calderon, Fransa'dan Tony Parker, Arjantin'den Ginobili, Almanya'dan Nowitzki ve Litvanya'dan Sarūnas Jasikevicius gibi süper yıldızlar ülkemizde yok. Bu bizleri her ne kadar üzse de aslında milli takımımızın da şansını bir o kadar artırıyor.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Biz Ne Dersek O !! GIGNAC Marsilya'da...


18 Ağustos tarihli sporokuyorum.blogspot.com haberinde verilen "Niang gider Gignac gelir" haberimiz bizim yayınladığımız tarihten 2 gün sonra ancak diğer basına düştü. Bugün NtvSpor haberi daha yeni geçerken İngiliz gazetesi The Guardian bile haberi 20 Ağustos tarihinde saat 16.26'da verdi.
İşte The Guardian haberi:

http://www.guardian.co.uk/football/2010/aug/20/andre-pierre-gignac-joins-marseille-toulouse

En hızlı ve en doğru haberleri vererek şimdiden popülerliği artan ve güvenilirliğini kanıtlayan sporokuyorum.blogspot.com okuyucuları bu haberi ilk öğrenen kişiler olma ayrıcalığına kavuştu. Marsilya Başkanı Jean-Claude Dassier de Toulouse ile her konuda prensip anlaşmasına varıldığını ve imzanın sağlık kontrolünün ardından 1-2 gün içinde atılacağını belirtti. Yaklaşık 18 milyon Avro'ya malolacak transfer ile Marsilya Niang'ın boşluğunu en iyi şekilde dolduracak.



Başlıkta da verdiğimiz gibi "Biz ne dersek o!!!" En doğru transfer haberlerini en hızlı takip etmek için yapmanız gereken sporokuyorum.blogspot.com'u takip etmek.

20 Ağustos 2010 Cuma

Prenses 2011'de Dönüyor..!!!


Nisan ayında spora ara verdiğini açıklayan sırıkla atlama dünya rekortmeni Rus Yelena Isinbayeva, önümüzdeki yıl spora geri döneceğini söyledi.

Geçen yıl Berlin'de yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası’nda madalya alamayarak büyük hayal kırıklığı yaşayan ve yaşatan Yelena Isinbayeva, şampiyonanın ardından 5.06 atlayarak kendisine ait dünya rekorunu geliştirmişti. Ancak güzeller güzeli Rus atlet Nisan ayında spora ara verdiğini ve 2010'da yarışmayacağını açıklamıştı. Güzel yıldız yaptığı açıklamada "Bu benim için çok gerekli bir araydı.Şükürler olsun ki hiçbir sakatlığım yok. Gayet sağlıklıyım ve 2011'de geri döneceğim.Tabii ki daha çok rekor kırmak istiyorum. Asıl amacım 2012 Londra'da olimpiyat şampiyonu, 2011 ve 2013'de dünya şampiyonu olmak. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Umarım her şey istedğim gibi olur” dedi.



Stadyumların artık arar olduğu güzel atlet kariyeri boyunca 1 er santim artırarak toplam 19 Dünya rekoru kırmıştı. Bayanlar sırıkla yüksek atlamada 5 metre'yi geçen tarihte ilk kadın sporcu olmuştu. Ben de kendisinin büyük bir hayranı olarak atletizme dönüşünü heyecanla bekliyorum.

Anfield Road'da "Onur" lu Mücadele :1-0


Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında Liverpool deplasmanından 1-0 lık yenilgi ile döndü. Sahaya yedek ağırlıklı bir kadro ile çıkan Liverpool'da Gerrard ve Torres gibi isimler yer almadı.

Anfield Road'da 45000 kişi önünde oynayan Trabzonspor rakibi karşısında çok zor durumlara düşmedi. Bazı bölümlerde başa baş oynadı pozisyonlar buldu. Verdiği pozisyonlarda da kaleci Onur yine çok başarılıydı. 2. yarıda Joe Cole'un penaltı vuruşunda da gole izin vermedi.



Şenol Güneş Anfield Road'a çift forvetle çıkarak herkese cesaret örneği gösterdi. Trabzonspor'un şansı rövanş için de zor ama imkansız değil. Sonuç burada da ne olursa olsun Trabzonspor ile gurur duyacağımız kesin. Rakibine ezilmeden, komik durumlara düşmeden aslanlar gibi dişe diş mücadele veren Trabzonspor çok büyük bir alkışı da sonuca bakmaksızın haketti.

Fener İşi İstanbul'a Bıraktı :1-0



UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında PAOK'a konuk olan Fenerbahçe, sahadan 1-0 mağlup ayrılarak rövanş öncesi avantajı rakibine kaptırdı.

Ev sahibi avantıjını iyi kullanan PAOK, 30000 taraftırını da arkasına alarak maça hızlı başlayan taraf olurken 20. dakikada sahneye çıkan Vieirinha, takımını 1-0 öne geçirdi. SArı lacivertli temsilcimizi ilk devrede PAOK karşısında zor anlar yaşarken Gökhan Gönül, ilk yarının son dakikasında topu da çizgiden çıkardı ve farkın 2'ye çıkmasını önledi. Bu pozisyonda PAOK'lu oyuncu Voklan'dan kendini kurtarırken kendini yere bıraksa maç o dakikada bitebilirdi ama Allah'tan 2. yarıda Niang'ın yaptığını yapmadı ve hakemi yanıltmaya çalışmadı.



İkinci yarıda Semih oyundan çıktı ve Niang girdi. Aykut Hoca için "çok adil formayı hak eden giyer. Niang geldi ama Semih yine de oynayabilir" diyenler dünkü olayın sonrası ne diyecek acaba. Daha ilk yarıda takıma geleli 1 hafta olan oyuncuyu oyuna aldı. Bu takımda artık Semih yine klübeye geçer. Niang varken de bir daha hayatta 11 çıkamaz. Niang'ın rakip topa vurmaya çalışırken bel hizasını biraz geçen darbesiyle yüzünü tutup rakibi oyundan attırması doğru adrese geldiğinin bir göstergesi. Brezilya maçında Keita'nın Kaka'yı attırmasına sırf Galatasaray'lı diye "Terbiyesiz, futbola ihanet eden,karaktersiz" yakıştırmalarında bulunan Fenerli yazarlara sabah baktım hiç biri bu olayı görmemiş ne hikmetse. Neyse yine de bu olay Fener'in işine geldi ve rakibi sıkıştırmaya çalıştı. Ama yine en net pozisyonu kalesinde gören Fener oldu. 6 pastan kaçan gol farkın açılmasını önledi.

Fenerbahçe'nin rövanş için şansı oldukça zor. 1-0 tehlikeli bir skor ve rakip gol pozisyonuna girmekte zorlanmıyor. Fener'e kazanmak için 2 den fazla gol gerekebilir.

Sami Yen'de Faciaya Kıl Payı : 2-2




Avrupa Ligi play-off ilk maçında Galatasaray Ali Sami Yen'de konuk ettiği Karpaty Lviv ile 2-2 berabere kalarak turu rövanşa bıraktı...

Maça inanılmaz kötü başlayan Galatasaray ilk yarıda neredeyse hiç bir varlık gösteremedi ve rakibin oyununu seyretti. Bu kötü oyuna bireysel hatalar da eklenince skor birden 2-0 oldu. İlk golde Servet ve Ali Turan'ın ortaklaşa hatalarıyla geri düşen Galatasaray, 2. golde yine Ali'nin kanadından gelen ortada Hakan Balta-Aykut yapımı bir gol daha yedi. Takım her yerde orta saha ve golcü arıyor ama bu defans ile nereye kadar idare edecekler çok merak ediyorum. Şu takımda yıllardır bir sağ bek yok. 7-8 senedir Sabri'den sağ bek yapmaya çalışılıyor. Dün onu bile aradık. Ne hallerdeyiz düşünün artık. Ya biz bu işi bilmiyoruz ya da Galatasaray'ı yönetenler kör. Bu sene Servet de keşke gitseydi. Her maç performansı daha da kötüye gidiyor. Aykut desen o da başka bir alem. 10 senedir Galatasaray'da ama kaleciliği öğrenemedi hala ne hikmetse o oynuyor. Bi şey değil Ufuk'u da bitirecekler. Madem Aykut olacak bu takımın 1. kalecisi, geçen sene bir sürü para verip neden aldınız o zaman Ufuk'u.




İkinci yarıda rakibin geri yaslanması sayesinde bir nebze olsun ileri çıkabildi Galatasaray. Kewell ve Baros'un da oyuna ağırlığını ortaya koymasıyla skoru eşitleyip bir facia önlendi. Ama çok çok kritik bir dönemece giriyor Galatasaray. Önlerinde 3 maç var ki belkide Rijkaard'ın belkide de Adnan'ların geleceğinin belirleyecek. Olası son dakika transferleri de bu maçlarda oynamayacağı için takım da bu. Önce Sami Yen'de Bursa, sonra Ukrayna'da Karpaty ve son olarak da Eskişehir deplasmanı. Galatasaray bu haliyle bu 3 maçı da kaybedebilir. O zaman da bu taraftar ne Rijkaard dinler ne de Adnan Polat. Dün ilk yarı sonunda protestolar başlamıştı zaten. Bu ikili gidip Baros-Kewell ikilisine sarılsınlar maçı 2-2 bitirdiler diye.



Son olarak eğer böyle giderse Avrupa Ligi bu turda biter, ligi de 6. veya 7. olarak ancak bitirebilir bu takım.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Niang Gideeeerrr, GIGNAC Gelir...


Mamadou Niang'ı Fenerbahçe'ye satan Marsilya Niang'ın boşluğunu Toulouse'un santforu Andre-Pierre Gignac'la dolduracak.

Niang transferinde tok satıcıyı oynayarak Fener'den istediği kopartan Marsilya 31 yaşındaki Niang'ı gönderip yerine 24 yaşındaki Fransa Ligue 1'in en iyi golcülerinden Gignac'ı alıyor. Fenerbahçe'nin Fransa'da forvet arayışları sürerken blogda "Fransa doğru adres ama bir türlü en iyisini göremediler. Toulouse'lu Andre-Pierre Gignac Fenerbahçe'nin alabileceği en iyi golcü" şeklinde yazmıştım. Onu Marsilya gördü ve yaşlı Niang'ın yerini hem daha genç hem de daha iyi bir golcüyle belki de daha bile ucuza doldurdu.

Fransa Ligue 1'i çok yakından takip eden birisi olarak bu sene Arsenal'e transfer olan Marouane Chamakh ile birlikte ligin en iyi golcüsü olan Gignac geçtiğimiz sezonu 11 golle tamamlamış ondan önceki yıl da 24 golle gol kralı olmuştu.



Niang kesinlikle kötü bir transfer değil. Ama 31 yaşında ve siz adamla 4 yıllık çok iyi şartlarda bir kontrata anlaşıyorsunuz. Bu performansını yaşından dolayı bence 1 en fazla da 2 yıl sürdürecek olan Niang, kapı gibi kontratına da güvenerek veteran yıllarında alacağı paraya bakacak ve kendisini çok zorlamayacaktır. Ancak benzer bir ücretle alınabilecek Gignac, 24 yaşında olması ve futbolunu günden güne geliştirmesiyle uzun yıllar faydalanabilinecek ve satıldığında da ciddi gelir kazanabilinecek bir isimdi. Kendisinin Fransa Milli takımında da yer aldığını ve son skandaldan sonra takımın direk oyuncusu olmasını beklediğimi de hatırlatayım.

Doktor'un Yeni Motoru DUCATİ !!!


Ve beklenen oldu. Moto GP'nin yaşayan efsanesi "Doktor" lakaplı Valentino Rossi, gelecek sezon Yamaha'dan ayrılıp Ducati takımı adına yarışacağını açıkladı.

2004 yılında Honda'dan geldiği Yamaha takımıyla 4 Moto GP şampiyonluğu yaşayan İtalyan pilot, önümüzdeki 2 yıl boyunca Ducati'nin koltuğunda oturacak. Konuyla ilgili yaptığı açıklamada Rossi "Evet, gelecek yıldan itibaren 2 yıl boyunca Ducati adına yarışacağım. Bu benim için yeni bir meydan okuma. Ve sanırım çok ilginç olacak" diye konuştu. Yamaha hakkında ise "Görünüşe göre artık bana ihtiyaçları yok" şekline konuşan Rossi, "Bence Yamaha'daki işim bitti. Takımdaki durum 2004'ten beri çok değişti. M1 belki de Moto GP’nin en güçlü motosikleti. Ayrıca Yamaha'nın harika sürücüleri var" ifadelerini kullandı. Bu ifadeler efsanenin Yamaha'dan kırgın mı ayrılıyor şeklinde sorular sorulmasına sebep oldu.



Yamaha'nın Rossi'yi kaybetmesiyle büyük bir seyirci desteğini de yitireceği kesin. Çünkü Moto GP'de Rossi'nin yarışmadığı yarışların bile ratinginin ciddi bir biçimde azaldığı biliniyor. Benim gibi bir çok yarışsever Doktor neredeyse o takımı destekleyecektir. Yani önümüzdeki yılın en popüler takımı tartışmasız Ducati olacak. Umarım Rossi yeni takımıyla da şampiyonluğa ulaşır.

Rossi dışında eski Dünya Şampiyonu Avustralyalı Casey Stoner da Ducati'den Honda'ya geçecek.

Kartal İnönü'de Yine Rahat : 2-0


UEFA Avrupa Ligi Play-Off Turu ilk maçında Beşiktaş, İnönü stadında ağarladığı Finlandiya ekibi HJK Helsinki'yi 2-0 yenerek, rövanş öncesi avantajlı bir skor elde etti. Beşiktaş'ın golleri yeni transferler Hilbert ve Quaresma'dan geldi.

Maçın geneli Helsinki yarı alanında hatta ceza sahası önünde geçerken rakip Beşiktaş kalesine 1-2 pozisyon hariç gelemedi. Yakaladığı tek önemli pozisyonda da genç kaleci Cenk Gönen çok başarılıydı. Beşiktaş'ın birbirinden başarılı 3 kalecisinden hangisini kaleye geçirseniz arkanıza bakmanıza gerek yok. Güven veren kalecileri var. Rakiplerinin 1 tane iyi kalecisi yokken Beşiktaş'ın bu lüksü kendileri adına büyük şans.



Beşiktaş dünkü sıcak havaya rağmen etkili bir performans ile rakibini rahat geçti. Rövanş maçında da rahat bir oyunla galip gelip gruplara kalacaklarından eminim. Dünkü maçta yeni transfer Quaresma'nın attığı mükemmel gol görülmeye değerdi. Portekizli yıldız bu sene bize bu tarz golleri sıkça izlettireceğe benziyor.

17 Ağustos 2010 Salı

FLAŞ !! Mesut Özil Real Madrid'de !!!


Alman Milli Takımı'nın Türk asıllı yıldızı Mesut Özil'in transferi için Werder Bremen ve Real Madrid anlaşmaya vardı. Werder Bremen kulübünden yapılan yazılı açıklamada, Mesut’un kulüpten ayrılacağı ve Real Madrid ile sözleşme imzalayacağı belirtildi.

Geçtiğimiz Dünya Kupası'nda oynadığı futbolla göz kamaştıran ve yıldızı parlayan Mesut'un sözleşmesi gelecek yıl sona erecekti. Bunu göz önünde bulunduran Werder Bremen'in bu transfere izin verdiğini tahmin ediyorum. Mesut'un Real Madrid ile 5 yıllık bir sözleşme imzalayacağı tahmin ediliyor.

Her ne kadar Milli takımımızda oynamasa da bir Türk futbolcunun Dünyanın en büyük klübüne transfer olması bence büyük bir olay. Mesut bundan böyle Ronaldo, Casillas, Kaka, Ramos gibi Dünya yıldızlarıyla aynı takımda oynayacak. Kendisiyle gurur duyuyor yeni klübünde başarılar diliyorum.

Millilere Barış Ermiş Takviyesi


2010 Dünya Basketbol Şampiyonası öncesi hazırlıklarını sürdüren A Milli Basketbol Takımı'mızda Barış Ermiş kadroya dahil edildi. Geçtiğimiz günlerde oyun kurucumuz Engin Atsür sakatlanmış ve ameliyat olmuştu.

Şampiyonaya sayılı günler kala kadro sıkıntısı yaşamak istemeyen Millilerimiz kadroya Banvitspor'un skorer guardı Barış'ı kattı. Millilerde diğer guardlardan Ender Aslan hala iyileşmedi ve Kerem Tunçeri'nin de hafif sakatlığı sürüyor. Bu bakımdan Barış gibi bir oyuncuya kesinlikle ihtiyacımız vardı. Son yıllarda istikrarlı bir şekilde oyununu geliştiren oyuncu için de bu çok iyi bir fırsat.



Öte yandan geçtiğimiz günlerde Almanya'da Dünya Basketbol Şampiyonası hazırlıkları çerçevesinde Beko SuperCup'a katılan millilerimiz bu turnuvada hiç de iyi sinyaller vermedi. Litvanya, Hırvatistan ve Almanya ile 3 maç yapan millilerimiz 3 maçtan da yenik ayrılarak turnuvayı sonuncu tamamladı. Son olarak Almanya'ya 68-54 gibi farklı bir skorla mağlup olan millilerimiz bir an önce toparlanmalı. Almanyadan dönen kafile hazırlıklarını İstanbul'da sürdürecek. Bu arada Beko SuperCup'ı Hırvatistan'ı 93-82 mağlup eden Litvanya kazandı.

Şampiyona Yakıştı : 1-0


Bursaspor, Spor Toto Süper Lig'in ilk haftasında Konyaspor ile yaptığı maçta, yenilenen Atatürk Stadı'nda ilk kez taraftarlarının karşısına çıktı. Kapasitesi 8 bin artırılarak 25 bine çıkan Bursa Atatürk Stadı neredeyse tamamen doldu ve taraftarlar şampiyonlarını coşkulu bir şekilde destekledi.

Bursaspor ligin ilk maçında oyunun başından sonuna üstün bir performans sergiledi. Çok çok etkili pozisyonlar üretemese de topu sürekli ayaklarında tutan Bursalılar belki de sıcak havanın verdiği etkiyle olsa gerek tempoyu çok yüksek tutamadı. Yeni transferler Sırp oyuncu Milan Stepanov, Gökçek Vederson ile Arjantinli Leonel Nunez, Konyaspor karşısında ilk 11'de şans buldu. Avusturya kampında sakatlanan Insua ile Arjantinli Steinert 18 kişilik kadroda yer almadı. Form eksikliği nedeniyle Trabzonspor ile oynanan TFF Süper Kupa maçında da ilk 11'de yer bulamayan Sercan Yıldırım ise maça yine yedek kulübesinde başladı. Ama golünü atarak bu takım için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Bu maçta Bursaspor'u tam olarak değerlendirmek doğru olmaz. Ne iyi ne de kötüler demek için erken çünkü Konyaspor dün karşılarında sadece durdurmaya yönelik oynadı.

Kayseri'den İyi Başlangıç : 0-2


Spor Toto Süper Lig'in ilk haftasında son gününde İstanbul Büyükşehir Belediyespor kendi sahasında Kayserispor'u ağarladı. Çekişmeli geçen karşılaşmayı Kayserispor Cangele ve Santana'nın golleriyle 2-0 kazandı.



Sezona Şota Arveladze yönetiminde başlayan Kayserispor ilk maçında ligin dişli ekiplerinden İstanbul Belediye'yi mağlup ederek sezona merhaba dedi. Maçın ilk yarısında iki takımda etkili olamadı. Sahada mücadele iyi ancak pozisyon yoktu. Ancak ikinci yarı çekişmeli geçti. Başlarda Belediye Kayseri'nin üzerine geldi ve pozisyonlar buldu. Sonra da Kayseri atakları arttı. Gol ise 66. dakikada Cangele'den geldi. İkinci golün yaratıcısı ise Mehmet Eren'di. Savunmanın arkasına çok iyi sızan yıldız futbolcu asistini yaptı ve golü yeni transfer Santana'ya attırdı.

Teknik direktör Şota Arveladze maça iyi başlamadıklarını ancak toparlanarak 3 puanı almayı hak ettiklerini söyledi. İBB'nin hocası Abdullah Avcı ise golü yiyene kadar sahada iyi olan takımın kendileri olduğunu ancak sonra oyunun hakimiyetini kaybettiklerini söyledi.

Kayserispor aldığı 3 puanla yine üst sıralar için oynayacağını göstermiş oldu. Bir de iyi bir forvet takıma gelirse bu sene çok can yakarlar. Bir de transfer haberi verelim. Fenerbahçe'li Volkan Babacan 1 yıllığına Kayseri'ye kiralandı.

15 Ağustos 2010 Pazar

Eskişehir'de Sessiz ve Karanlık Gece : 0-0


Eskişehirspor Spor Toto Süper Ligi ilk maçında evinde ağarladığı Gençlerbirliği ile 0-0 berabere kaldı. Yaklaşık 16000 seyircisi önünde oynamasına karşın çok fazla etkili olamayan Es Es'in bir kaç cılız atağı da kaleci Serdar tarafından önlendi. Maçın hemen başında jeneratör patlaması sonucu stad ışıkları gitti. 15 dakikalığına karanlığa bürünen Atatürk Stadı'nı Eskişehirspor taraftarının telefon ve çakmaklarıyla yaptığı müthiş şovlar aydınlatırken tezahüratlarlada stad yerinden oynadı.

Maçı kısaca değerlendirecek olursak, Eskişehirspor'da bazı oyuncular lige hiç hazır değil. Özellikle büyük umutlar beslenen Batuhan sahada 90 dakika boyunca yürüdü. Ne bir pres ne de etkili bir pozisyon içine giren Batuhan'a Rıza Hoca nasıl dayandı anlayamadım. Biz tribünde fıtık olduk. Bir şeyler yapmaya çalışan nadir oyunculardan Jaycee'yi çıkarması da ayrı bir gariplikti. İlk yarıda etkili olamayan Burhan'ın yerine Erkan oyuna girdi ve sağ kanadı canlandırdı. Ama takımın en iyisi tartışmasız yeni transfer Pele idi. Sahada kalite farkıyla sırıtan orta saha oyuncusu müthiş enerjisi, akıl dolu oyunu yönlendirmesi ve kazandığı kritik toplarla herkesi kendisine hayran bıraktı. Eee bi adam boşuna Inter ve Porto'da oynamaz tabii.

Gelelim Gençlerbirliği cephesine. Eskişehir'e beraberliğe gelen Gençlerbirliği sağlam bir savunma uyguladı. Zaten maçın 15 dakikasını yerde yatarak ve zaman yiyerek geçiren Gençler'in oyunu yavaşlatmasına hazır görünmeyen Eskişehirliler de engel olamayınca zevksiz bir mücadele izledik. Gençlerbirliğinde iyi olan isimler ise Harbuzi ve Hurşid'di.

Ligin ilk maçından akıllarda kalanlar ise geçen sene açık tribünü kapatacağını söylemesine rağmen kapatmayan yönetimin mağruz kaldığı protestolar ve 15 dakikalığına taraftar şovuna dönüşen elektrik kesintisi oldu.

13 Ağustos 2010 Cuma

Lige Doğru: Galatasaray


Geçtiğimiz yılı güçlü kadrosuna rağmen hayal kırıklıklarıyla kapatan Galatasaray’da bu sezona yine bir çok sorunla giriyor. Geçen yıl takımın başına dünyaca ünlü Frank Rijkaard’ı getiren ve yıldız transferler ile herkesin favori gösterdiği bir takım oluşturan Galatasaray ligi ancak 3. bitirebilmiş ve taraftarını hayal kırıklığına uğratmıştı.

Bu sezona ise kemer sıkma politikası ile giren Galatasaray transfer yapacağına elindeki değerli oyuncuları bile sattı. Kader Keita, Mehmet Topal,Uğur Uçar, Emre Güngör, Serkan Çalık gibi isimler satılırken gelecek vadeden 4-5 oyuncu küme düşen Denizlispor’un oyuncusunu almak için 1 milyon un artısı olarak verildi. Arjantinli kaleci Leo Franco zor da olsa gönderildi. Geçen sezon kiralanan Jo Alves ve Giovani Dos Santos’un bonservisleri alınmadı. Takımın elindeki yıldızlardan Elano’yu satmak için de fırsat kollanıyor.



Gelelim Galatasaray’ın transferlerine. Bence en büyük transfer yeni sezona başlarken sağlık ekibini komple değiştirmek oldu. Çünkü takımda sakatlanan 2-3 aydan önce sahalara dönmez olmuştu. Diğer transferlerden Ali Turan, Mehmet Batdal, Serdar Özkan ve Musa Çağıran bedelsiz olarak takıma katıldı. Ayrıca Denizli’den Çağlar, yabancı olarak da Monaco’dan Juan Pablo Pino ve Sunderland’den Lorik Cana transfer edildi. Sözleşmesi biten Kewell’ı da Adnan Polat transfer olarak sayıyor. Bu bana zamanında 3 yıldız transfer sözü veren rahmetli Özhan Başkan’ın kimseyi alamayınca 1. Yıldızımız Fatih Terim, 2. Yıldızımız da Ümit Davala demesini hatırlattı. Başkan Polat 1-2 oyuncu daha alacaklarını söyledi. Bunun biri kesin orta saha diğerini ise göreceğiz.



Geçen sezon elindeki iyi kadroya rağmen başarısız olan Rijkaard’ın takımı ve ligi de tanıdığını varsayarsak kredisi tükenmiş durumda. Takımın en önemli kozu bence yine kaptan Arda olacak. Geçen yıl Arda iyiyken Galatasaray’da iyi o kötüyken takımda kötüydü. Onun form durumu bu açıdan çok kritik. Elemelerde oynadığı futbolla da tat vermeyen Galatasaray’ın yeni transferleri takıma çok iyi bir katkı yapmazsa bu takımın bir tek Arda’yla işi zor görünüyor. Baros ve Kewell 1 hafta var 3 hafta yok. Biraz umut bağladığım Pino’nun da onlara katıldığını gördük 30 dakika maç yaptı 1.5 ay sakatlandı. Kısacası bu sene Allah Galatasaray taraftarına sabır versin…